X

Translate

  • Türkçe
  • English

Ortopedik Protez Enfeksiyonlar Nasıl Meydana Gelir?

Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır?

Ortopedik Protez Enfeksiyonu Nedir?

Ortopedik enfeksiyonlar dünya çapında yapılan toplam kalça ve diz artroplastilerinde artan sayı nedeniyle ciddi bir problem teşkil etmektedir. Yapay eklemler, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde arttırabilse de, protez yetersizliği ve enfeksiyon yüksek hastalık oranlarına ve acı çekmeye neden olabilir.

 

Ortopedik Protez Enfeksiyonları Nasıl Meydana Gelir?

Periprostetik enfeksiyonlar göz önüne alındığında, bakteri penetrasyonu ile ilişkili iki ana yol ve zaman ölçeği vardır. Birincisi, kaynağın hastahane personeline veya ameliyathanenin çevresine ait endojen bakterileri veya mikroorganizmaları olduğu perioperatif dönemdir; ikincisi postoperatif dönemde meydana gelen hematojen yayılımdır. Protezin insan vücuduna yerleştirilmesi, sonunda biyofilmde olgunlaşabilecek enfeksiyon riskini artırır. Ortopedik enfeksiyon sorunları, ortopedik ameliyattan sonraki yıllarda akut hastalarda veya kronik olarak devam edebileceğinden enfeksiyon teşhisi hala sağlık uzmanları için zor bir iştir.

 

Ortopedik Protez Enfeksiyonlarının Tedavisi

Osteomiyelit kemik dokusunun yıkıcı bir hastalığıdır ve ortopedik ve travma cerrahisinde, özellikle protez ve osteosentez ile birlikte kullanıldığında ciddi bir komplikasyondur. Bir protez/osteosentezin enfeksiyon riski, implantın konumuna ve hastanın sağlık durumuna bağlıdır. Kalça ve diz protezleri %1-5'e kadar enfeksiyon riskine sahipken, travma cerrahisi amacı ile yapılan osteosentez daha yüksek oranda enfeksiyon riskine sahiptir. Her yıl artan implant sayısı ve bu implantların sabit bir enfeksiyon oranı göz önüne alındığında, bu, implant enfeksiyonlarının prevalansının artmasına neden olacaktır. Bununla birlikte, enfeksiyon tedavisi, genellikle cerrahi ile birleştirilen lokal antibiyotik tedavisine dayanır. Genel olarak, iki aşamalı bir revizyonun %93'e varan başarı oranları ile en etkili enfeksiyon tedavisi olduğu öngörülmektedir. Diğer taraftan enfeksiyon önleme, implant yüzeyindeki bakteriyel yapışmanın önlenmesine veya geciktirilmesine ve ökaryotik hücrelerin hayatta kalması ve buna yapışması için daha uygun bir yüzey temin etmesine dayanır.

Ortopedik protez enfeksiyonların tedavisi genelde iki aşamada gerçekleştirilir. İlk aşamada kalça veya dizde mevcut olan protez en az zarar verilecek şekilde uygun yöntemlerle ve alanında uzman kişiler tarafından çıkarılır. Daha sonra enfekte dokular çıkarılmaya başlanır. Böylece canlı ve kanayan kemik ve yumuşak dokulara ulaşılır. Daha sonra bölge serum fizyolojik yardımıyla temizlenir. Hastayı tekrardan ameliyata hazır hale getirmek için, dezenfekte işlemi tekrarlanarak, hastaya yeni cerrahi önlükler giydirilir ve yeni örtüm seti kullanılır. Ameliyatın ikinci safhasına geçilir. İkinci safhada, kalça veya diz ekleminin yerini geçici bir şekilde alacak ve koruyacak antibiyotikli spacer denen geçici protez konur. Bu spacer içine uygun antibiyotikler konur. Bu şekilde enfekte bölgesininin antibiyotik sayesinde daha yakından tedavi etmesi sağlanır. Bununla beraber, ameliyat sırasında alınan kültür örneklerinde üretilmiş mikroba uygun antibiyotikler damar yoluyla hastaya 4-6 hafta süreyle verilir. Yaklaşık bu kadar süreyle hasta antibiyotiksiz döneme alınır. Yaklaşık 3 ayın sonunda gerek bölgede gerekse kan testlerinde (Lökosit, CRP ve ESR sayımı) enfeksiyonun geçtiğine kanaat getirildiyse, tedavinin ikinci aşamasına geçilir. İkinci aşamada, konmuş olan geçici implant çıkarılır, ardından tekrar yara temizliği ve yıkanmasından sonra hasta yeni örtüm setleriyle tekrar ameliyata hazırlanır. Uygun kesimlerle hazırlanmış kemiğe uygun ölçüdeki protez antibiyotikli sement (diz protezi için) yardımıyla tespit edilir. Kalça protezi, femoral kanal ve asetabulum yeterli hazırlandıysa sementsiz, olarak da yerleştirilebilir. Ameliyat sonrası takipler, sadece röntgen değil aynı zamanda laboratuvar testleri ile de 3 ayda bir yapılır. Bu tedavilerin başarı oranları (enfeksiyonun temizlenmesi) implant enfeksiyonu tedavisinde lokal antibiyotik kullanımının önemini göstermektedir.